Translate

17 Şubat 2013 Pazar

Kafiyesiz...


Kafiyesiz..

Bir kahve falında iki yalnız kalptik biz
Aramızda yollar aşılmaz dağlar..
Bir çocuğun bayram sabahıydık bazen
Telaşlı bir umut,yarısı yenmiş şeker..

Dilsiz ozanın dizeleriydi kaderimiz
Yanyana yazılmış,söylenmeden yel almış
Sen bahar yağmurunda açmış kardelen
Bense kışgüneşinde bir garip karınca...


Murat yılmaz

Geceydi...


Geceydi..
Bİr peri kızı gördüm düşümde
Saçlarında yıldızlar
gerçeklerde peşinde
Bir kanadı eksik
bildiğin masal işte..
Sustum sordum nefsime,
Bu düş senin belliki,
Ne günahın varsa işle
Pencerelerde kapalı,
firar mi var zihnimde?
Peri kızı çınladı,
bir garip misafirim evinde
Nefsini bağla kendine,
Günah yok bu gelişte
Sana bir sır vereceğim,
bütün alem indinde.
Aşkın sırrıdır bu,
ayna ayna içinde..
Pustum karanlığa,
sordum o güzele
Sır aşıka gerek ,
ne haddim var bu işte
Gerçek uyananındır,
ben kayboldum düşümde
Var git yoluna ,
oyalama beni kendimde
Peri kızı güldü,
sırrın yarısı dilencide
Sen istemek bilirsen,
fakirde sensin zenginde
Sır aşığa gerek dersin,
maşukun senden farkı ne?
Sen aşkı aramazsan,
kurur gider gönlünde
Bir miskin Ademsin,
elmanın yarısıda elinde
Dinini bağlama diline,
dilin kemiği kalbinde
Kalbin bir paslı ayna,
evir çevir temizle
Seven sevdiğini anar,
uyanda sesi izle...

Murat Yılmaz

Katl-e Ferman...

Katl-e Ferman..
Tam üç kişiydi beni vuran
Birincisi, başkesen Alikıran
Cesedim bir inci tanesi..
Deniz dibinde suçsuz yatan

Hep üç kişiydi beni vuran
Cevapsız kalır, soru soran
Birincisi kör bir midyedir
Tan yerinde inci doğuran

Sus ! Üç kişiydi beni vuran
Karanlığa kaçtı,sesi duyan
İkincisiydi bu planı kuran
Ömrünü kağıtlarla avutan

Dur ! Üç kişiydi beni vuran
İkincinin düşü pis ,nefsi hayvan
Deniz dibinde cami yok..
Balıklardı namazımı kılan

Belki üç kişiydi beni vuran
Üçüncüydü bu kaderi yazan
Kalem kırıldı durdu zaman
Katle ferman ...Katle ferman

Murat yılmaz

Soru...

Soru...
Saat durmuş ,geriye sayarmı ?
Akıl bitap düşmüş...
Ruh bedende kalırmı ?
Sabır bir acı meyve
Dünya ,yiyene kanarmı ?

Bir kayıp Adem im bendimde
Ölümde yaşamda elimde
Ayağını öpsem...
Deva olurmu derdime ?
Sen canlardan bir canken
kaderi sorgulamam, ne haddime

Durmaz giderim bu handan
Çokluğum bıkmış bu candan
Birliği göster bana..
Aman ! Kılıçla kılı yarmadan

Rüya dediğin şimşek ışığı
Nefsim gerçeğin aşığı
Nur şimşeğin kendisi
Deniz çamur bulaşığı

Yönüm döndü hiçliğe
Ağladım,elimden tut diye
Sen bu kadar yakınken
Bu kadar hasret niye ?

Her zerre kudret elinde
Bir ufak hayalim mülkünde
Bir adın cömertken senin
Bu kadar acı yokluk niye ?

Durmaz aklım taşar gider
Elbet bu devranda söner
Kirlide olsa abam..
Rüya biter,can sana döner

Murat Yılmaz

Öylesine yıllar...

Öylesine yıllar..

İhtilal çocuklarıydık biz
Hani öylesine doğmuş
İsmi önceden konmuş
Belki Ahmet belki ayşe
aşk bizi sokakta bulmuş...

İhtilal çocuklarıydık biz
Kaldırım serçeleri gibi yani
doyasıya aşık su gibi özgür
Fırıtına kanatlarımızı almış
Anladımki sevdam...
Hayat bizi kıskanmış

İhtilal çocuklarıydık biz
Yamalıydı ama halisti sevdamız
ekmeğin buğusu gibi biraz
Doyasıya taze doyasıya yetim
öylesine yıllar işte..Seni almış
Beni gölgelerde bırakmış

İhtilal çocuklarıydık biz
Suya yazılmış hikayemiz
Öylesine temiz öylesine yitik
Kayıp yıllar işte..Seni almış
Beni o sokakta bırakmış
Kocaman bir ömür..
Yaşanmadan yarım kalmış

Murat Yılmaz 07.02.1996

Ne çare...


Ne çare..
Dilimin ucunda sırrın
yağmur gibi serin
ekmek gibi aziz
susuyor adın ,susuyorum
haykırasım var, ne çare....
tek hece,boğazımda ilmik
seni söylesem doyasıya 

bir nefes ! bırakır giderim herşeyi
ben sende erimişim ne çare !
dilimin ucunda sırrın 
bir nefes ! bırakır gidersin beni
ne kalır benden geriye
bir avuç tuz bir parça hayal
canım sana aç kalmış ne çare !
Dilimin ucunda sırrın
adınla doğar güneşim
bir bebeğin ilk hecesi gibi
bir an var ,sonrası yok ne çare !





Murat Yılmaz 02.07.2005

Gece ve gül...


Gece ve gül...
Gül yanar gece üşür...
Aşkı arar bir kör derviş
Eli tutsak dili bağlı
Bir mum sıcağıdır bildiği
Mum şems olur hücre evren
Aşkı arar bir kör derviş
kara kuytu dilsiz mezar
tahtadan yürek yanmaz
Mezar tüter mezar soğuk
Gece yanar gül üşür..
Aşkı arar bir kör derviş
Elinde benlik kılıcı
yaralar durur bendini
Kan akar gül soğur..
Gül kandan sıcakmıdır ?
Kan yanar derviş üşür..
Güneş candan soğukmudur?
Aşkı arar bir kör derviş..
Tüm gölgeler yemin vermiş
Sır karanlıkta kemal e ermiş
Sır yanar gül üşür..
derviş aynaya bakmazmı ?
Ayna ne gerek kör olana
sırrın aynası canda imiş

Murat yılmaz 01-02-2003

Ben yağmurdan daha fazla bir seni sevebildim..

Ben yağmurdan daha fazla bir seni sevebildim..

Sen yoktun o zamanlar,
çocukluğumda en çok yağmuru severdim ben..
ne zaman bi dert gelse bana,
yağmur yağar,
dinler,
dokunur,
ve topraktan kalkan o kokuyu koklardım..
ateşim sönerdi ..

sonra büyüdüm..
gözlerini gördüm,
yandım,
yağmur yağdı,
ve ilk kez sönmedim..
ben yağmurdan daha fazla bi seni sevebildim..

Bilmiyorsun

Bilmiyorsun
Yokluğunda bin yıl geçmiş...
Sararmış canımın yaprakları
İnatçı bir sonbahar çökmüş ruhumun dibine
sırılsıklam hiç olmuşum 
Bilmiyorsun...
Yokluğunda tam bin yıl geçmiş..
masal olmuş yürüdüğümüz kaldırımlar
Sokak lambaları susmuş başları öne eğik
Bizi özlüyorlar desem ,biz masal olmuşuz
Bilmiyorsun...
Yokluğunda bin yıl hiç olmuş..
Hiçlik üç harfmiş başında sen sonunda sen
Kendimi unuttuğum kelimedeyim şimdi
Hecesi sen kölesi ben olmuşum..
Bilmiyorsun..

Murat Yılmaz  12 şubat 2000